Herkese selamlar, bu yazımda sizlere 2021 Aralık ayında Karayipler’de ,St. Maarten adasında katıldığım Erasmus+ projesindeki deneyimlerimden bahsedeceğim. Tabiki yazım boyunca sadece projeden değil Karayipler’de bir ada ülkesinde hayatın nasıl işlediğinden, ekonomisinden, eğlence hayatından ve nasıl oluyor da Avrupa sınırları dışındaki bir adada Erasmus+ projesi gerçekleştirilebiliyor bunlardan bahsedeceğim. Karayipler’de Erasmus+ Projesi deneyimi bir bloga sığacak kadar kısa değil ancak bir yerden başlamak lazım. Şimdiden iyi okumalar.
Sint Maarten Adası Nerede ?
Biraz adanın coğrafyasından bahsederek başlayalım. Ada, kabaca ortasından Hollanda Krallığı ile Fransa arasında ikiye bölünmüştür. Hollanda Krallığı’na bağlı güney yarısı Sint Maarten, Fransa’ya bağlı olan kuzey yarısı ise Saint Martin olarak adlandırılır.
Adanın sınırlarının çizilmesinin de komik bir hikâyesi var. Ada, Kristof Kolomb’tan sonra birkaç kez Hollanda, Fransa ve İspanya arasında el değiştirmiş. Aralarında bazı çekişmeler olmuş, hem de yıllarca sürmüş. Ancak işin aslı başka. İspanyollar, Hollanda ile aralarındaki 80 yıl savaşı sona erdikten sonra Karayipler’de bir üsse ihtiyaç duymayıp adayı terk edip gidince, meydan Fransa ve Hollanda’ya kalmış. İki ülke, 1648’de adayı ikiye bölen Concordia Anlaşması’nı imzalamışlar. Komik efsane de burada başlıyor. İki taraf da toprak sınırlarına karar vermek için bir yarışma düzenliyor. Bir Fransız ve bir Hollandalı seçiliyor. Fransız şarap, Hollandalı da cin içmeye başlıyor ve kafalar yeterince kıyak olduğunda, adanın doğu kıyısındaki Oysterpond’dan yürümeye başlıyorlar. Kim daha hızlı yürürse o daha çok toprak kapacak! Hollandalı güney kıyısından, Fransız kuzey kıyısından yürüyor ve ikisinin birleştikleri yerde sınır çizilecek.
Hollandalı cinin etkisini üzerinden atmak için yolda rastladığı bir kadına fazla takılınca zaman kaybediyor. Fransız da bu zaman kaybından yararlanarak daha fazla yürüyerek daha çok toprak kazanıyor. Güya sınır bu şekilde çiziliyor. Efsane işte. Her ne kadar bu hikâye adanın her döneminde tekrarlansa da, ne yazık ki gerçeği pek yansıtmıyor. Karayipler için şöyle söylenir: Speak English. Kiss French. Dress Italian. Spend Arab. Party Caribbean. Türkçesi: İngilizce konuş, Fransızlar gibi öpüş, İtalyanlar gibi giyin, Araplar gibi harca ve Karayipliler gibi eğlen! Hikâyenin gerçeği ise, Fransa ve Hollanda’nın tehditkâr müzakerelerle adayı paylaştıklarıdır 🙁
Avrupa’nın Karasal Sınırları Dışında da Erasmus+ Projesi Mümkün !
Yani Avrupa’nın karasal sınırları dışında bir yerde Erasmus+ projesi olmaz demeyin, bal gibi de oluyor :). Adaya girdiğinizde Avrupa sınırları içerisine (schengen bölgesine) girmiş oluyorsunuz. Eğer projenin yapılacağı yer Avrupa’ya doğrudan bağlı ise paragrafın başında söylediğimizi tastamam doğrulamış oluyoruz. Herhangi bir (Avrupa ülkesinin uzantısı olan) ada ülkesinde bir dernekle ortaklık kurduğunuz sürece Erasmus+ projesi yapmamanız için hiçbir engel yok.
Peki adada sizi nasıl bir yaşam bekliyor ?
İki Şehrin Hikâyesi kitabının gerçek örneği gibi olan St. Martin ve St. Maarten Adası sakinleri sahip oldukları bu ikili yaşamla resmen gurur duyuyorlar. Kültürel olarak birbirinden farklı bu ikiye bölünmüş adanın Saint Martin tarafı biraz daha resmi ve kuralcı bir hava uyandırmıştı bende. Adanın genelinde Venezuelalısı, Çinlisi, Jamaikalısı, Amerikalısı hatta Türkler bile vardı. Yani tam anlamıyla bir kültür birlikteliği var. Zaten adanın sloganı da Sint Maarten the Friendly Island’ yani ‘Arkadaş canlısı ada Sint Maarten’.
Hollanda tarafından Fransız tarafına geçerken de herhangi bir karasal sınır söz konusu değil yani sürekli karşılıklı bir etkileşim mevcut. Bu yüzden adaya giriş yaptığınızda serbestçe gezebiliyorsunuz.
Adada fiyatlar nasıl ?
Hatırladığım kadarıyla size şöyle bir tablo verebilirim. Tabi restoran yerine street food’da yiyebilirsiniz. Ancak ortalama olarak şu fiyatlar geçerli.
Şu ana kadar sizlere adanın coğrafyasından, ekonomisinden, Avrupa sınırları dışındaki bir adada nasıl Erasmus+ projesi gerçekleştirilebiliyor bunlardan bahsettim.
Şimdi de biraz adadaki proje deneyimlerimden bahsedeceğim.
Öncelikle projeye başvurmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Çünkü projenin başvuru tarihleri arasında Berlin’de başka bir projedeydim. 2021 sonuna kadar da başka bir projeye başvurmayı düşünmüyordum çünkü öncesinde de Ağustos ayında Yunanistan’ın Grevena kentinde bir projeye katılmıştım. Okulum da başlamış,ufaktan ufaktan derslerime odaklanırım diye planlıyordum.
Hatta Berlin’de diğer Türk katılımcılarla konuşurken aklımdan” Ya Salih, bu projeye git ve zirvede bırak, daha da başka bir projeye başvurma gibi düşündüm”. Tabi güzel bir şeyin tadını bir kere alınca öyle olmadığını da anlamış oldum :). Berlin’deki projeden dönünce hemen motivasyon yazısımı yazdım, CV’mi gözden geçirip Karayipler’de Erasmus+ projesi deneyimi hayalini kurarak başvurumu tamamladım. Ve tabikii süreci tamamen aklımdan çıkardım. Çünkü bir şeyin tarihini sürekli hatırlarsanız günler geçmiyor, aksine unutursanız bir bakmışsınız sonuçlar açıklanmış.(Nasıl daha iyi proje başvuru yapabilirsiniz, buradan öğrenebilirsiniz)
Yaklaşık 3 hafta sonra hiç beklenmedik bir anda projeye seçildiniz mesajı gelince olayın ciddiyetini anlamakta zorlanmadım da değil. Ve gerçekten adaya uçakla inene kadar da anlamadım. Adaya uçak bileti alırken özellikle aktarma yerini farklı seçmeye çalıştım. Çoğu projede de bunu yapmaya çalışıyorum (tabiki bütçe dahilinde olmak üzere). Buradan nasıl daha ucuza uçak bileti alabileceğinizi de öğrenebilirsiniz.
Evden 8500km uzakta.
Giderken Amsterdam üzerinden biletimi almış ve yaklaşık 9.30 saat sonra adaya varmıştım. İstanbul’dan ayrılırken hava o kadar berbattı ki yaklaşık 4 saat rötarlı kalkmıştı uçağımız. Tabii Aralık ayında 5 derece sıcaklıktan 25 dereceye geçiş yapmak için her dakikasına değecek bir yolculuktu. Ayrıca yol boyunca, yanımda oturan Belçikalı Stephan’la, birkaç senedir pandemi yüzünden iyi gitmeyen adadaki motor kiralama işinden, yaşamdan ve fırsatlardan konuştuk. Ayrılırken bana adada bulunduğum süre boyunca gitmem gereken güzel yerleri de tavsiye etmeyi unutmadı…
Havaalanına indikten sonra benden önce gelen ekibimdeki katılımcılarla buluşmak için direkt adanın en ünlü plajı olan Maho Beach’e geçtim. Bence aşağıdaki fotoğrafı görünce aaa burası mıymış diyeceğiniz bir plaj.
Sonrasında projenin yapılacağı yer olan St. Peters bölgesine geçtik. Akşam saati olduğu ve dolmuşlar çalışmadığı için taksiyle gitmek zorunda kalmıştık. Sağ olsun taksici Tony abimiz yol boyu bize pazarlıkta çok iyi olduğumuzu, o kadar yol geldikten,yorgunluktan sonra kalacağımız yere gitmek yerine plaja gittiğimiz için adalılara ne kadar benzediğimizden bahsetti :)))
Ertesi gün (bence projelerin en güzel kısmı olan) tanışma aktiviteleriyle güne başladık. Sonrasında da proje süresince konumuz olan iklim krizi, ab ülkelerinin kronik çevresel sorunları üzerine konuştuk. Bu sorunların artık bireysel değil küresel olduğu ve iş birliği yapılarak üstesinden gelinebileceği hakkında hemfikir olduk.
Proje aktiviteleri sonrasında da beraber eğlenmek, vakit geçirmek için gündüz sahillere, gece de barlara attık. Özellikle Salı akşamında denk geldiğimiz Latin gecesi çok renkli ve eğlenceliydi.
Ve Son
Bu proje sayesinde sürdürülebilir, güzel bir geleceğin mümkün olduğunu öğrendim. Başka bir kıtada, adada yaşayan insanların yaşamına tanık oldum. Ve hepsinden öte birçok farklı, değerli insanla tanıştım. Karayipler’de böyle harika bir Erasmus+ projesi deneyimi fırsatını bana tanıdığı için burada tekrardan ÇEVKA ailesine çok teşekkür ediyorum.
Her güzel şeyin bir de sonu vardır sevgili okur. Hayallerin asla ertelenmemesi, küçük de olsa gerçekleştirmek için adım atılması gerektiğine dair olan inancım daha da artmış olarak bu yazıyı burada bitiyorum. Umarım hayallerinizin gerçeğe dönüştüğü bir hayat yaşayabilirsiniz. Sevgilerle…
Karayipler’de Erasmus+ Projesi Mi? Daha Neler… yazımda umarım merak ettiğiniz sorulara cevap olmuştur. Unutmayın güzel bir seyahat geçirmek istiyorsanız hazırlık her zaman iyidir. Yazıyı sonuna kadar okuduğun için teşekkür ederim.
Keyifli seyahatler dilerim…
Seyahatlerim hakkında daha fazla yazıya ulaşmak için buraya tıklayın.
Merak ettikleriniz ve sormak istedikleriniz yorum kısmına bırakabilirsiniz.
“Her zaman Başka Bi’Yol vardır “
Yorum Bırak